Kayıtlar

Beklemeye değmez mi?

Resim
Nadasa bırakın kendinizi. Bana bu sözü çok değer verdiğim bir dostum en kötü zamanlarımda söylemişti. “NADASA BIRAK KENDİNİ”. İlk başta anlayamıyorsun ama sonradan kulaklarında çınladıkça dank ediyor. Belki de bir şeyleri anlamak, olanları uzaktan bir seyirci gibi izlemek, hissetmediğini hissetmek ve en önemlisi büyümek için zamana bırakın kendinizi. Acele hayatlar yaşamıyor muyuz zaten şu fani dünyada. “Hayat kısa kuşlar uçuyor” demiş usta şair Cemal Süreya. Sizin de bunu söylediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız hayat kısa ama hayat güzel şeyler yaşamak, anılar biriktirmek, sevmek ve sevilmek için uzun değil mi? Neden acele sevgilere, koşturmaca ile oluşan anılara veya kırmızı ışıkta beklerken bile tahammül edemediğimiz günlerin içine hapsediyoruz ki kendimizi. Ruhumuzu dinlendirmek için gemiye binip martılara simit atsak ya arada veya kulaklığı kulağımıza takıp son ses en sevdiğimiz şarkıyı dinleyerek ve sanki ruhumuz dans ediyormuşçasına yürü...

SAYGILAR

Resim
Mutlu yaşamın formül'ü  çok basit aslında, insanlar hayati tersten yaşamalı. Mesela önce nefretle başlayıp sonra sevmeli insanları. Önce derin hikayeler barındırıp ,sessizce duran yaşlı gibi başlamalı hayatına ve büyüdükçe çocuklaşmalı. Her gün ölmüş gibi uykuya dalıp her sabah yeni  bir yaşama adim atar gibi hissetmeli. Dostlar'la birlikte ağlayıp sonra onlarla birlikte gülmenin mutluluğunu bilir misiniz?  Bence denemelisiniz, çünkü herkesin kes(k)in bir yarası vardır. Güneş battığında gün bitmiş hissedersin,  Ayin aydınlığını da küçümsememelisin, Güneş batana kadar geceymiş gibi yaşamalı,  İşte o zaman anlarsınız, Mutluluk senin bakış açın ve senin seçimin, Sen nasıl istersen ,yeter ki her kapın mutluluğa çıksın. Merhaba Konuk Yazar: Renee Nobiela

HOUSE of RELATIONSHIPS

Resim
İnsanlık tarihinin en eski konulardan biridir; kadın erkek arasındaki ilişkiler. Adem ve  Havva’dan başlayarak süregelen bu karmaşayı çözebilen, anlayan var mıdır bilemeyiz. İnsan zaten başlı başına anlaşılması zor bir canlıyken bu durumu kadın ve erkek olarak ayrıştırdığımızda meseleler daha da çözülmez bir hal almaya başlıyor. Peki, bu sorunların sizce tek bir nedeni mi var? Belki evet belki de değil. Ama Oğuzhan Uzun bu kısa filminde problemin tek bir nedeni olduğunu bizlere göstermeye çalışıyor. Nedir peki bu problem? Kadın ve Erkek!  Aslında birçok nedeni var gibi gözükse de problemin en temelinde iki farklı dünya olmamızın ilişkilerimizde ortaya çıkardığı iniş ve çıkışları göz önüne seriyor. Bu iniş çıkışlarımız ile insan olmanın, aşkın, sevginin de gücünü göstermiş oluyor.  Kısa filmimizde ilk gözümüze çarpan şey, filmin adı oluyor, “İlişkilerin Evi”. Hepimizin bildiği gibi sıradan bir ev fakat bir ev olmasından da öte manevi bir anlam yükleniyor evimiz...

SANA İYİ GELECEK CÜMLELERİ YAZMAMI İSTER MİSİN?

Resim
Bilgisayarımdaki bir word dosyasına şu şekilde bir başlık atmışım:``Geniş bir çember tarafından etrafım sarıldı``. Belge'nin tarihi 2017 Ağustosun sonu tarihine ait. Şu anki yaşadığım yer,olaylar,bütün bu akıp gideni göz önünde bulundurduğumda, "Ağustos 2017'de değil de bu çember  Aralık 2017`de etrafımı sarmış olmasın" dedim. Gel gör ki o dosyayı da oguzhanuzun.com`da paylaşmamışım. Hafızamı zorluyorum evet bir yoğunluk vardı fakat tatsız bir yoğunlugun icinde degildim. Hoş, böyle düşündükçe insanın içini mutlu eden anıları anımsıyorum. Emin olmak için, bu konuda biraz daha ileri gidip, o dönemin fotoğraflarını karıştırmaya başladım google fotoğraflar aracılığıyla. O donemin fotograflarina bakarken, sanki fotoğrafların konustuklarini hissediyordum. Gezmek dünyada en çok sevdiğim ve vazgeçemediğim bir olay iken, bir de kendimi Polish düğününde buldum . Kısacası, beni mutlu eden bir Ağustos 2017 idi.Cunku Alijca ve Wojtek`in (Amerikada'ki en yakın ark...

THE OFFICE- İŞ DUNYASINI DİZİ YAPMANIN ALEMİ NE !

Resim
 Bu sıralar tutku denilen duyguyu sadece bir diziye atadım. 9 Sezon soluksuz izledim “THE OFFICE” dizisini. Hani böyle Ramazan’da iftar sofrasında yenilen yemek gibi düşünün… İlk yorumum her ne kadar   Türkiye’de durum komedileri pek işe yaramasa da Amerika’da her daim izleyiciye kendini izlettirmeyi başarıyor. THE OFFICE İsmi sizde iş hayatına dahil bir dizi olduğu yansıması yapabilir; evet bu dizinin içinde işlenen ana tema iş dünyası. Bu görünen kısmı. İşin içine girince; iş dünyasındaki aşıklar, absürd karakterler ve sıradışı olaylar ile dizinin yelpazesi genişleyebildiği kadar genişledi. Tabi Amerikan dizi sektöründe hiçbir başarı ödülsüz kalmaz; EMMY VE ALTIN KÜRE ile başarıları taçlandirildi.  AKLINA NEREDEN GELDİ BU DİZİYİ İZLEMEK ? Wyoming`de her gün Cosmin (oda arkadaşım) bu diziyi izliyordu. Ballandıra ballandıra anlattı. Dedim ki " Ya hu Cosmin...İş dünyasını dizi yapmanın alemi ne ! Uzaylılar ve süper güçler ile ilgili ...

BIZ NASIL 3561 KM VE OTESINE KAVUSTUK PART2- BEN YENILIKLERIN HAYRANIYIM

Resim
Birinci bölümden sonra beklenen hızla geri dönemedim. Öncelikle oguzhanuzun.com uzantımız hayırlı olsun. Kapitalist düzenin bir çarkı olmaya başlayınca bu web dünyasına girişler zorlaşıyor. Şiddetle tavsiye ediyorum. Sinop’ a giden Hamsilos koyunu kesinlikle görmeli ve yüzmeli. Yüzerken bir imam’la tanıştık. Bol ikramlı, hoş bir muhabbet gerçekleşti . Sonra ver elini Sinop cezaevi. Gerçekten çok ilginç ve ilgi çekici bir yer. Biraz gezi yazısı form-atında başladık ama şunu eklemek isterim ki; Sabahattin Ali Sinop cezaevin‘de iki yıl kalmış ve inanılmaz duygu yüklü şiirler yazmış. Peki ya diğer mahkumlar, kim bilir onlar neler yazdı kalplerine! Teyzenin yeri mantı, ben teyze yerlerinden çok kolay etkilenen biriyim. Öyle olduğuma bakmayın, hayatımda yediğim en iyi 3 mantı tabağı sıralamasında yer bulabilecek lezzet bir yerdi. Merkez kısmına gelirsek; tabi ben yorgunluktan yürüyemiyorken, umut yangın Sinop kalesini fedetti. Hedefimiz Sinop’tan Ordu-Fatsa ya gitmek. Camp...

BIZ NASIL 3561 KM VE OTESINE ULASTIK PART1-NE SINOPMUS ARKADAS 2 GUNDUR GIDEMIYORUZ

Resim
Hayatımızda her ne kadar hayatta yapmam deyip kendimizi alıkoyamadığımız ve yaptığımiz  o kadar çok fiil var ki.. Bu Karadeniz turumuzun ilk part yazısı olduğu için başlangıç cümlelerinin sona bağlanması siz sayın okuyucu da anlam karmaşası yaratabilir. Nitekim burada  hem de tam da bu yazının içerisinde  Hayatta yapmam diyeceğim fakat yaptığım  fiillerin getirdiklerini ve götürdüklerini okuyacaksınız. Sonra mı?   Kendim bile şaşırıyorum yapmış bulunduğum davranışlardan, girdiğim ortamlardan ve hoşçakallardan. Hayatta her şeyin sonunda bir veda busesi olmalı. Peki ya Başlangıçlarda ? Beni hiçbir koşulda bu yolculukta yanlız bırakmayan Koçero Umut'a sevgilerle başlayalım. Sabahları güzellik uykusunu alan yeni neslimiz, günden güne uyanma saatini erkene çekmeye başladı.18 ağustos 2016 sabahı 06.40'a kurulan bir alarm var ki uçsuz bucaksız masmavi denizlere, yemyeşil yaylalara açılanından. Çadırlar,matlar,çantalar...inanılmaz bir Karad...