Beklemeye değmez mi?

Nadasa bırakın kendinizi. Bana bu sözü çok değer verdiğim bir dostum en kötü zamanlarımda söylemişti. “NADASA BIRAK KENDİNİ”. İlk başta anlayamıyorsun ama sonradan kulaklarında çınladıkça dank ediyor. Belki de bir şeyleri anlamak, olanları uzaktan bir seyirci gibi izlemek, hissetmediğini hissetmek ve en önemlisi büyümek için zamana bırakın kendinizi. Acele hayatlar yaşamıyor muyuz zaten şu fani dünyada. “Hayat kısa kuşlar uçuyor” demiş usta şair Cemal Süreya. Sizin de bunu söylediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız hayat kısa ama hayat güzel şeyler yaşamak, anılar biriktirmek, sevmek ve sevilmek için uzun değil mi? Neden acele sevgilere, koşturmaca ile oluşan anılara veya kırmızı ışıkta beklerken bile tahammül edemediğimiz günlerin içine hapsediyoruz ki kendimizi. Ruhumuzu dinlendirmek için gemiye binip martılara simit atsak ya arada veya kulaklığı kulağımıza takıp son ses en sevdiğimiz şarkıyı dinleyerek ve sanki ruhumuz dans ediyormuşçasına yürü...