Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BIZ NASIL 3561 KM VE OTESINE KAVUSTUK PART2- BEN YENILIKLERIN HAYRANIYIM

Resim
Birinci bölümden sonra beklenen hızla geri dönemedim. Öncelikle oguzhanuzun.com uzantımız hayırlı olsun. Kapitalist düzenin bir çarkı olmaya başlayınca bu web dünyasına girişler zorlaşıyor. Şiddetle tavsiye ediyorum. Sinop’ a giden Hamsilos koyunu kesinlikle görmeli ve yüzmeli. Yüzerken bir imam’la tanıştık. Bol ikramlı, hoş bir muhabbet gerçekleşti . Sonra ver elini Sinop cezaevi. Gerçekten çok ilginç ve ilgi çekici bir yer. Biraz gezi yazısı form-atında başladık ama şunu eklemek isterim ki; Sabahattin Ali Sinop cezaevin‘de iki yıl kalmış ve inanılmaz duygu yüklü şiirler yazmış. Peki ya diğer mahkumlar, kim bilir onlar neler yazdı kalplerine! Teyzenin yeri mantı, ben teyze yerlerinden çok kolay etkilenen biriyim. Öyle olduğuma bakmayın, hayatımda yediğim en iyi 3 mantı tabağı sıralamasında yer bulabilecek lezzet bir yerdi. Merkez kısmına gelirsek; tabi ben yorgunluktan yürüyemiyorken, umut yangın Sinop kalesini fedetti. Hedefimiz Sinop’tan Ordu-Fatsa ya gitmek. Camp

BIZ NASIL 3561 KM VE OTESINE ULASTIK PART1-NE SINOPMUS ARKADAS 2 GUNDUR GIDEMIYORUZ

Resim
Hayatımızda her ne kadar hayatta yapmam deyip kendimizi alıkoyamadığımız ve yaptığımiz  o kadar çok fiil var ki.. Bu Karadeniz turumuzun ilk part yazısı olduğu için başlangıç cümlelerinin sona bağlanması siz sayın okuyucu da anlam karmaşası yaratabilir. Nitekim burada  hem de tam da bu yazının içerisinde  Hayatta yapmam diyeceğim fakat yaptığım  fiillerin getirdiklerini ve götürdüklerini okuyacaksınız. Sonra mı?   Kendim bile şaşırıyorum yapmış bulunduğum davranışlardan, girdiğim ortamlardan ve hoşçakallardan. Hayatta her şeyin sonunda bir veda busesi olmalı. Peki ya Başlangıçlarda ? Beni hiçbir koşulda bu yolculukta yanlız bırakmayan Koçero Umut'a sevgilerle başlayalım. Sabahları güzellik uykusunu alan yeni neslimiz, günden güne uyanma saatini erkene çekmeye başladı.18 ağustos 2016 sabahı 06.40'a kurulan bir alarm var ki uçsuz bucaksız masmavi denizlere, yemyeşil yaylalara açılanından. Çadırlar,matlar,çantalar...inanılmaz bir Karadeniz turuna hazırlanm

KALELER VE ATLAR

Resim
3 Haziran 2016 (Eskişehir- Güzel İstanbul YHT) Bu bölümü not defterimden direk olarak aktarıyorum. Geride kalan çok şey var. Hallolur diyorum, herkese rağmen, her şeye rağmen. Hayat bir maraton, kulvarları ve dönemeci bol.   +(Hello can you hear me now ?) 11 Temmuz 2016 (Kadıköy) Kazanmak için ne kadar çabaladıysan gene de başarısız olacaksın masasındayız. Etrafta güzel ablalar dolaşıyor. Güneş'in açısı dik , ben diyeyim 90 sen anla 85. Hobiler falan konuşuluyor ama masada ağır bir ali-ağaoğlu kokusu var. Dün TRT'de izledim deyip gülümsedim arkadaşlara. (Hello from other side.) 15 Temmuz 2016(Türkiye) Çok üzüldük. Güzel günler göreceğiz mi bilmiyorum, güneşli günler görüp, motorları maviliklere sürer miyiz ? Çok üzüldük . Hala ayaktayız. (Battlestar galactica 2016) 20 Temmuz 2016 (Üsküdar) Felsefe den uzaklaştığım gecedir çünkü şüphe  edilerek başlayan düşünme yolculuğundaki her şey yine şüphe edilemeyen en son düşünceye dönüyor. 27 Temmuz 2016(Üsküd

NİSAN ETKİSİ

Resim
 Tarihler 19  Mart 2016 idi. İstanbul yine saldırı altındaydı.        Unutuyoruz ya her şeyi; Bize dışarıdan içerisinin nasıl göründüğüne dahil bir bilgi paylaşımı hazırladım.  Bu durumlara sebebiyet veren bizler artık daha iyi düşünmeli , daha iyi karar vermeli , ötesine düşünerek yaşamalıyız.   Genellikle nisan aylarında hep tiyatro festivalinden bahsederdim(www.sanalkoseyazarlari.blogspot.com) Fakat Sahnede Wojtek ve Alijca dan gelen bir mektup var.  İlk mektup çevirimdir. İğneyi kendimize,çuvaldızı başkasına batıralım.    Sevgili arkadaşım!   Sana Türkiye yapacağımız ziyaret alakalı bir mektup yazmak istedik. Poznan'dan Istanbul'a uzanan bir dostluk eli gibi düşün.   Bu bizim için gerçekten çok zor.  Şubat ayında Türkiye'deki terörist saldırılardan sonra, kesin olarak, bu konuda çok uzun bir süredir,  düşünüyorduk. Türkiye'den sonra AB'nin Başkenti olan Belçika da yaşanan  Brüksel saldırısı bizi derin anlamda tedirgin etti.

Bitirdin bizi Oğuz ya!

Resim
“Bitirdin bizi Oğuz ya!” "Siz hiç bir kuyudan su içtiniz mi ?" "Sizi bitirenler kim ?" İkaz Işıkları yanıyor ama hala takmamışsınız kemerlerinizi!      Kapıların yüzüme kapandığı bir dönemden sesleniyorum. Burası derin bir kuyu. Yukarıda ışık tutan üç beş kişi kalmış. Nefes almak çok güç. Bu kuyu eskiden düştüğüm kuyulara hiç benzemiyor.     Gelin bu kuyuya nasıl düştüğümü , sizin nasıl düşmeyeceğinizi size anlatayım. (düşmekten kendinizi koruyacağınızı)      Serhat başkanın; “Bitirdin bizi Oğuz ya!” cümlesi ile başlayalım. Serhat mı? Poetika Tiyatro Topluluğu`nun “Onursal başkanı”...     Halı saha maçındayız. Stoper ( Savunmanın ortasında görev yapar ve rakip takımın hücum oyuncularının topu ağlarla buluşturmasını engeller) konumunda iyi oynayamadığımı bildikleri halde bu rolü benim üstlenmemi istediler. Yapmayın etmeyin dedim, ama nafile… Dinleyen kim... Sonuç: Hüsran.     Rakip Mar

BAŞKA LİMANLARDAN SÖZ EDEMEM

Resim
 Bazen yazacağınız yazının ilk cümlesi sizi çok yorar.  Bu sefer yazarken çok zorlanacağım bir olayı anlatacağım.  Sene 2011,  Aylardan Temmuz. "Acaba ben bu Dünya da varlık gösterebiliyor muyum?" diye bir soru cümlesi gelir insanın aklına. İşte ben bu soru sonrası kendimi Akdeniz açıklarında buldum. Hikaye olabildiği kadar sıradan ama düşündürdüğü şeyler olabildiğince kıymetli. Çok sakin bir şekilde şezlongda tweet okuyordum bir gece. Mal kontrolünde beynimin bir bölümünü bırakmış, arada yıldızlara da bakarak uyukluyordum. Derin bir sesizlik vardı. Fakat; fırtına öncesi sessizlikti tüm bu yaşananlar. Ben ve aziz dostlarım  bir yardım gemisinde somaliye doğru ilerliyorken, kaptanın odasından gelen bir silah sesiyle irkildim. Herkes ayaklandı. İlginç olan durumsa kaptanın odasına doğru koşan sadece 5-6 kişi gördüm. Ben ise ne ile karşılaşacağımı bilmeden hızlı adımlarla odasına doğru ilerledim. Ne olabiliceğine dair kafamda bir sürü şey vardı. O sıra babacan tavır

Kotanjant

Resim
Bazen kadınlara söylediğimiz cümleler ; Lise 2 inci sınıfta tahta da trigonometri başlığını gören öğrenci tedirginliğidir. Sinüs - Cosinüs- Kotanjant ve TAANjant Ben en çok cotanjantı seviyorum çünkü komşu dik kenar uzunluğu üstte karşı dik kenar uzunluğu altta. En temizi. Ben bunlara element diyorum. Çünkü , 4 farklı terimler  aslında ,fakat aynı şeyi anlatıyorlar. Neyi mi ? Eee tedirginliği canım. Öncelikle şunu baştan söyleyeyim ; "Pek sayın femen tayfa silahlarını yere bıraksın." Biz buraya bir şeyler anlatmaya geliyoruz. Sonra cümleleri oraya buraya çekip  tehdit mailleri atıyorlar. Ana karakter değilim ben .Bunların hepsi bir arkadaşımın başına geliyor . Sene 2008 üzerimde bir sıcaklık var.Ara ara fenalaşıyorum , Şeftalici Cafer  beni kendime getiriyor. Aylardan mayıs, tabi hava koşullarıda sıcağı basıyor. Kamil önde Tuba yı kesiyor. Şeftalici ile ben arkada makaradayız.  Matematik dersi ve  tahtada bir başlık :" Trigonomeeetri" Başlığı